EğLeNcELi FoRuMmMm
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
EğLeNcELi FoRuMmMm

eğlence müzik geyik aşk ve sevgi her türlü konuda paylaşım ve arkadaşlık....
 
AnasayfaAnasayfa  GaleriGaleri  Latest imagesLatest images  Kayıt OlKayıt Ol  Giriş yapGiriş yap  radyo  
Giriş yap
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni hatırla: 
:: Şifremi unuttum
Arama
 
 

Sonuç :
 
Rechercher çıkıntı araştırma
En son konular
» 500 den geriye doğru sayma :D
sevgiliye Icon_minitimeÇarş. Ocak 14, 2009 7:47 pm tarafından Admin

» ilke ve inkilapları
sevgiliye Icon_minitimeÇarş. Ocak 14, 2009 7:45 pm tarafından Admin

» siteye ggoccaman öpücükler :D
sevgiliye Icon_minitimeÇarş. Ocak 14, 2009 7:43 pm tarafından Admin

» ßushr@'nın günlüğü
sevgiliye Icon_minitimePaz Ocak 11, 2009 3:14 pm tarafından ßushra

» hadi anlatmaya
sevgiliye Icon_minitimePaz Ocak 11, 2009 12:32 pm tarafından 'sda'

» günüm günün gün....
sevgiliye Icon_minitimeSalı Ocak 06, 2009 7:35 pm tarafından 'sda'

» 02.01.09 saaat: bilmiorum(gerekte yok):D ama hava karnlık
sevgiliye Icon_minitimePaz Ocak 04, 2009 5:37 pm tarafından 'sda'

» Issız Adam
sevgiliye Icon_minitimeC.tesi Ocak 03, 2009 2:08 pm tarafından 'sda'

» gnlük gibi herhalde blmiom :S
sevgiliye Icon_minitimeC.tesi Ocak 03, 2009 12:11 pm tarafından Admin

Anket

 

 sevgiliye

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
Admin
Admin


Kadın
Mesaj Sayısı : 157
Yaş : 31
Kayıt tarihi : 04/09/08

sevgiliye Empty
MesajKonu: sevgiliye   sevgiliye Icon_minitimeSalı Ara. 30, 2008 7:18 pm

Sevgiliye

Merhaba Sevgilim,
Az önce sana bu mektubu
yazmaya karar verdim. Bu kaçıncı yazıp göndermediğim mektup olacak
bilmiyorum, ama sanırım bu kez kararlı davranıp göndereceğim. Her
defasında olduğu gibi ne yazacağımı bilemiyorum. İki kutu bira içtim
demin. Sanırım bu içtiğim biraların etkisiyle oluyor tüm bu
başlangıçlar. Başlangıç dediysem de sakın yanlış anlama, mektupların
başlangıcından bahsediyorum. Ha evet, şimdi anımsadım, senden
ayrıldıktan ve okulu da bıraktıktan sonraki iki üç yılımı sana anlatmak
istiyorum. Bu sırada senin hakkında düşündüklerimi, hayal ettiklerimi
ve hem kendime hem de sana itiraf etmem geretiğini düşündüğüm bazı
konuları aydınlığa kavuşturmaya çalışacağım. Aslına bakarsan baştan
sona bir itirafname olarak hayal edebilirsin bu mektubu. Okuyup
okumamak ve bunun kararını vermek sana kalmış.

Sondan başlamayı
seviyor oluşumdan kaynaklansa gerek, sana şu anda nerede olduğumu ve
neler yaptığımı anlatmakla başlamak istiyorum. Elimden geldiğince
düzgün bir dille anlatmaya çalıştığımı farketmişsindir. Bunun sebebi
duygu ve düşüncelerimi açıklıkla ve net olarak ifade etme gereğini
tahmin ettiğinden daha yoğun bir biçimde hissetmemdir. Seninle beraber
geçirdiğim son zamanlardan birinde (başlangıçlara nazaran çok daha iyi
hatırlıyorum, ve eminim sen de tam aksi bir şekilde bu son zamanları
anımsamıyor veya anımsamak istemiyorsun) okulun öğrenci birliği
başkanlığına adaylığımı koymuştum ve bunu seninle paylaşmıştım.
Kafeteryada, koridora açılan kapının duvar kenarından içeriye doğru
sıralanan ikinci masaydı. İki masa bitişikti, ikimiz ayrıydık ve
yalnızdık. Sen pencere tarafına bakıyordun, ben iç tarafa... Bana
adaylığımla ilgili birşeyler sormuştun. Aslında bu bir bahaneydi, beni
seninle konuşmak istediğim asıl konulardan uzak tutmaya çalıştığının
farkındaydım. Birşeyler anlatmak zorunda hissettim kendimi ama ne
anlatabilirdim ki? Evet, tamam, okulun öğrenci birliğine adaylığımı
koymuştum. Çevremdeki öğrencileri, yani seçmenlerimi, benim
başkanlığımdaki bir öğrenci birliğinin en iyi şekilde çalışacağına ikna
etmem gerekiyordu. Bu amaçla başkanlığa seçildiğim takdirde neler
yapacağıma dair detaylı bir yazı yazıp bunu okulun muhtelif yerlerinde
panolara asmalıydım. Fakat ben onu bile yapmamıştım. Aksine, başkan
seçildiğim an görevimden istifa edeceğimi söylüyordum karşılaştığım
insanlara. Aslında bu bile seni ne kadar arzuladığımın bir işaretiydi.
Neden mi? Şöyle açıklayayım.
Sence benim senden ayrıldıktan hemen
sonra böyle bir göreve talip olmam bir tesadüf müydü? Şimdi düşününce
farkına varıyorum da bana kalırsa adaylığımın ardında bazı psikolojik
nedenler yatıyordu. Herşeyden önce senden ayrı kalmak tahmin
edebileceğin gibi bana yoğun bir acı veriyordu. Ben her ne kadar acı
çektiğimi sana belli etmemek için elimden geleni yaptıysam da böyleydi
işte. Adaylığım da çektiğim acıyı perdelemek üzere düzenlediğim bir
oyundu, bir gövde gösterisiydi! Hala güçlü olduğumu, senin beni
terkedişinin benim gücüme güç kattığını sana kanıtlayacak bir
düzmeceydi. "İşte," diyordum, "bak, yakında başkanlık bile
yapabilirim!" Senin üzerindeki hakimiyetimi kaybedişim, senin bunu tüm
dünyaya duyuracağın kuşkusu, ardından benim belki de hiç sahip
olmadığım bir kudretin benden çalındığı düşüncesinin diğer tüm iyimser
hislerime baskın çıkacağı korkusu, beni o seçimlere aday yapmıştı.
Üstelik okuldan ayrılışım neredeyse kesinleşmişken! Bunu sana haber
vermemiş olmama rağmen senin o masada adaylığımdan vazgeçmek şöyle
dursun, okulu bütünüyle terkedeceğimin farkında olduğunu sezmiştim.
Demek beni tahmin ettiğimden daha iyi tanıyordun ve bu beni korkunç bir
dehşete düşürüyordu. Birlikteliğimiz sırasında senin beni sandığımdan
daha iyi tanıdığın düşüncesi aklımın ucundan bile geçmemişti. Aksine,
benim senden saklı tuttuğum, gizlediğim bir karanlığımın varlığı
sayesinde seni kendime çekebildiğimi sanıyordum. Oysa kafeteryada
otururken bu sanrı bir anda silinmiş, geriye devasa bir ovaryumu arayan
küçük bir sperme benzer bir yaratık kalmıştı ortada sanki! Seni bir dev
ve kendimi bir cüce gibi hissediyordum. Neredeyse tanrılaştırmıştım
seni: neyse ki vakıf olduğum bazı entellektüel birikimler sayesinde bu
korkunç fikirden uzaklaşıyordum. Fakat sahip olduğum entelektüel fanus,
senin benim zaaflarımı tüm dünyaya duyurmana karşılık, benim tüm dünya
üzerinde hakimiyet kurmamı öneriyordu! Ancak bu şekilde senin şeytani
arzularının önüne geçilebilirdi! Başkanlık adaylığımı bu duygular
şekillendirmişti. Yine de, her akıl sahibi insan gibi tüm dünyayı ele
geçirmek gibi uçuk ve zalim bir fikre teslim olmayacak kadar sağduyumu
yitirmemiş olmalıydım ki az önce de söylediğim gibi yaptığım girişimler
ciddiye alınacak türden değildi. Zaten hayata bir türlü tutunamayaşımın
en önemli sebeplerinden biri ciddiyetsizliğimdi. Neyse ki sonraları,
geçmişim üzerine düşünürken, bizi dünyaya hükmetmeye yönelten
duyguların bir başka yöne kaydırılarak kendi dünyamızı, içimizdeki
dünyayı şekillendirebilecek bir yere oturtulabileceğinin ayırdına
vardım. Zaten dünya, dışımızda değil, içimizdeydi, ve senin bilnçli
veya bilinçdışı olarak bana gösterdiğin yol bu doğrultudaydı. Senin
derdin, kendi kendimi kontrol edebilmek, içimde yarattığım dünyaya
hükmedebilmek, yani kendi kendimin efendisi olabilmek konusunda
yaşadığım zayıflıktan kaynaklanıyordu. Aslında dert de değildi,
yalnızca benim hayatıma katmamı dilediğin birşeyler vardı. Fakat ben o
zamanlar kendi dışımdaki dünyanın varlığına öylesine inandırmıştım ki
kendimi, sen artık o dünyada bulunmamana rağmen içimde bir yerlerde
yaşayabileceğini öngöremiyordum ve ayrılığımızın ardından da tüm
enrjimi senin artık dış dünyada olmadığına kendimi inandırmak uğruna
harcayarak senin benim içimdeki yerini iyice sağlamlaştırmış,
hatıralarımın tahtına seni oturtmuştum. Unutmaya çabalarken aslında
zihnime kazıdıklarımın zamandan bağımsız bir varoluş kazandıklarını
yeni yeni keşfediyordum. Yine de senin zihnimdeki hayalinden bağımsız
bir kişi olarak dış dünyada var olduğunu unutamıyordum, zaten bana en
yoğun acıyı da bu veriyordu. Oralarda bir yerde, soluk alıp veriyor,
sokaklarda, cadderlerde geziniyor, hiç tanımadığım insanlarla sohbet
ediyordun. Zihnimde bunun aksini kendime kabul ettirmeye çalışarak
yonttuğum heykelin artık senden bağımsız olarak yeniden biçimleniyordu.
Senin ondan farklılaştığını, uzaklaştığını biliyordum fakat
heykeltraşlık oyunu bana yeni bir heyecan vermişti. Sana karşı hissedip
ifade edemediğim tüm duyguları zihnimdeki heykelini yontmak için
kullanıyordum ve bunu öyle bir noktaya götürdüm ki artık mükemmeldin,
fakat ölüydün. Sonra cevabını hiç veremediğim şu soruyu sordum kendime:
bir adam mükemmel ve ölü bir kadının ötesinde daha ne isteyebilir ki?

Özgür Mayda
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
http://liseligenclik.eniyiforum.org
 
sevgiliye
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
EğLeNcELi FoRuMmMm :: Aşk ve Sevgi :: Aşk ve Sevgi Yazıları-
Buraya geçin: